22 Temmuz 2013 Pazartesi

PS4 önsipariş olayı

PS4 çok manyak bişe' olacak!
Her ne kadar PS3'ü plus marifeti ile kırmadan, dökmeden ve fazla da para saçmadan kullanıyor olsam da, PS4'ün göz kamaştıran güzelliği karşısında insan düşünmeden edemiyor. Çıkış fiyatı zamanında 1500 küsür TL olan PS3 şimdi 500 TL'ye satılıyorsa, hesaplı bir hale gelmesi için PS4'ü 2020 yılındaki bütçe kalemime mi yazayım ne yapayım? Elder Scrolls Online gibi bir oyun 2020 yılında ne işe yarar? Türkiye'de önsipariş imkanı şimdilik bulanık PS4'ün ve çıkış fiyatı da muhtemelen 1500 TL civarında olacaktır yine.. Kafadan atıyorum, bir şey bildiğimden değil!

11 Temmuz 2013 Perşembe

Killzone 2 bitti ve kısa kısa


Killzone 2'yi en sonunda bitirdim. Aslında 'cover' sistemini (L2) daha önce kavrayabilsem belki oyun daha zevkli bir biçimde biterdi, çünkü baya bir telef oldum. Helgast askerleri Killzone PS2 sürümünden oldukça zeki, çevik ve acımasız yeni sürümde. 2009 yılında yapılmış bir oyun olmasına rağmen, hala grafikleri ışıl ışıl ve atmosferi de etkileyici oyunun. Killzone 3'ü almayı düşünüyorum şimdi. Her ne kadar marketlerde 49.90 gibi bir fiyata satılsa da, oyunun ikinci eli 30 TL'ye de bulunabiliyor ve benim gibi ayda en azından 3 tane orjinal oyun alma durumunda olan biri iseniz, bu fiyatlar ne kadar düşük olursa o kadar iyidir.

Bioshock Infinite, Dishonored, Far Cry 3 ve The Last Of Us satın alınacaklar listesinde duruyor.  Crysis 2, Vanquish ise bitirmeye ramak kaldıklarım listesinde bekliyorlar. Skyrim'de 22 Level bir Nord olarak gezinmeye devam ediyorum. Daha da gezinirim herhalde çünkü Skyrim, Fallout 3 gibi insanın aklını başından alacak bir Açık Dünya Simülasyonu...

bonus: Dün cracked.com'da bilgisayar oyunları ile ilgili tuhaf bilgiler içeren yazılar okurken Oblivion'la ilgili şu bilgiye rast geldim kardeşler: Oblivion'da her bir karakterin normal bir yaşam döngüsü var. Yani bilgisayarın yönettiği tüm karakterlerin (NPC) sabah uyandığını, kahvaltı ettiğini, işe gittiğini ve döndüğünü ve sonra da eve gelip uyuduğunu söylüyor cracked.com yazarı. Aklınızda bulunsun, piksel olarak icat edilmiş ilk oyun emekçileri onlar..

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Ve BF3 PSN Plus'ta

PSN Plus'ta Battlefield 3 Ücretsiz!

Evet, beklenen an geldi, HDD'lerde yer açıldı, gereksiz bir ton şey silindi, 5 Mbit bağlantı gece gündüz kastıracak ve haftasonuna doğru BF3 Playstation 3 sunucusuna dalacağım. PC'de 150 küsür midye kabuğu ödeyip satın aldığım bu oyunu şimdi PS3'te oynama tadına ulaşacağım hayırlısı ile. Her ne kadar PS3 ve XBOX sunucuları 32 kişilik olsa da, böyle bir oyunu PSN üyelerine bedava dağıtıyorsan, tonla acemi support'u ya da recon'u sağda solda yakalayıp -özellikle Metro'nun sağ çıkışında, cam atık toplama kutularının kenarında- künye kontrolüne geçmek mümkün. PC'deki sunucularda SPAS'tan illallah demiş biri olarak, paşa paşa alırım F2000'i ve Assault olarak Metro'ya Grand Bazaar'a ve tabi Noshahr'a.

2 Temmuz 2013 Salı

Fallout 3 - Savaş hiç değişmez!

Fallout 3 - Gelmiş geçmiş en iyi oyun bana göre..

Fallout 3, bugüne kadar oynadığım, en lanet, en ürkütücü, en yalnız, en deli işi oyun. Atmosferi ne başka bir oyun ile karşılaştırılabilir ne de içeriğinin, macerasının, kişiyi koyduğu yerin tuhaflığı. Her şeyi ile Fallout serisi, insanın içini sıkan ve ne olursa olsun hayatta kalmaya iten, ahlaki bir taraf tutmaya ya da ahlaki bir çizgide kalmaktan çoğu kez alıkoymaya zorlayan türlü türlü halleri var. Megaton ahalisini tek tek avladığım geceyi hatırlamak bile istemiyorum! Ama bunu yapabildim çünkü patlamamış bir atom bombasına tapan kilisesi, Morty'nin barı, Şerifi ile Megaton yok olmuştu zaten. Galaxy News Radio (Galaksi Haber Radyosu) ve cevval DJ'i ThreeDog'u direnişçilerinin dinlediği ruh sıkıştıran müzik yayını içinde sanki yeni bir haber varmış gibi dinlemek de cabası. Hepsi cabası aslında. Ana görev dışında oynadığınız tüm görevleri ile her an sizi tetikte tutan ve ucu bucağı görünmeyen sarmal hikayeleri ile Fallout 3 bugüne kadar oynadığım en güzel oyun. BilimKurgu ve nükleer savaş sonrası dünya içinde dolaşmak ancak bu kadar tekinsiz olabilirdi.

Singularity PS3

Singularity'de o eldeki cihaz lokal olarak zamanı ileri geri alabilen bir özelliğe sahip


PS3 satın aldığımda, orjinal oyun bulmanın problem olacağını, PS2'deki cebelleşmelerimden sonra bir ton para vermekten vazgeçip, Japon Oyuncak Sarayı'nda cihazı kırdıracağımı düşünmüştüm. Fakat gel gör ki, asla sizi büyük bilgisayar marketlerindeki fiyatlar korkutmasın. İkinci El piyasası ve kiralama yöntemi, 3 yıldır beni eğlendiriyor, hem de cihaz tüm orjinalliği ile PSN'den falan ban yemeden hayatına devam ediyor. Ayda 29 TL ödeyeceğiniz PSN Plus hesabı, nerden baksan içinde BF3 (Temmuz 2013'te ücretsiz olacak) dahil bir ton oyunu indirip, oynamanıza izin veriyor. Ve arada bir olan indirimlerle gerçekten tek bir oyuna ödeyeceğiniz meblağ ile 16-17 oyunu bedava indirip oynamanıza izin veriyor sistem.

Rage...bitti!

Rage FPS'ye resim altı, teknik on numara, hikaye de klişe ötesi

18 küsür saat boyunca id hatırına Rage oynadım. PS3 versiyonu az önce bitti. Yan görevlerin -en azından Wellspring için- birkaçını oynadım, Subway Town için ise hepsini bitirdim. Fakat ne yazık ki o bitiş, bu kadar görkemli bir oyuna ve oyun motoruna yakışmadı. Araba yarışları kısmı ise ne tat verdi ne de bir şey kazandığımı hissettim. Bu kadar zayıf bir son beklemiyordum. Herkesi ve her şeyi vurmaktan başka bir şey yaptım mı hatırlamıyorum! Evet id ve John Carmack, oyunu Bethesda'ya satmış olmanız, iyi teknoloji için bir fırsat (bkz. id Tech 5) ama kötü hikaye ve yerlerde sürünen ilerleme hissini de beraberinde getirmiş.

Kısa kısa..

NES kartuşları olarak yeni ve modern oyunlar: şaka gibin!

Yazacak bir ton halt var. Dead Space serisi üçledi ama ben hiç birini henüz oynamadım. PC'deki oyun kaynaklarım Steam ve kenarda kıyıda kalmış kampanya fiyatı ile çoluk çocuğa kakalanmaya çalışılan oyunlar. PS2'yi kırdırdığımdan beri "orijinal" oyun almıyorum çünkü 2001 yılında yapılmış bir cihaz için oyuna artık para vermek gereksiz, artı cihazı da kırdırdım. Nintendo'yu kırdırmadım, PSP'yı aldığımda zaten kırıktı ve Xbox ve PS3'e de henüz kıyabilmiş değilim o konuda. Nintedo NES için yeni oyun alabilmiş değilim, birkaç eski kartuş ile idare ediyorum, Gameboy Advance için ise kopya oyun oynatan bir kartuş kullanıyorum. Commodore 64 için kaset ya da disk bulamadım, onu PC'ye bağlamak için satın aldığım X1541-E kablosu da patlak çıktı ya da ben paralel port işini beceremediğim için yapamadım. PsOne ise zaten kırık ve herhalde bulabildiğim tüm iyi oyunları indirip CD'ye yazdım. Son 5-6 yılım böyle geçti sayılır. Satın alamadığım bir tek Amiga kaldı. Atari 2600 arada sırada karşıma çıkıyor ikinci el sitelerinde ve Spectrum ya da Amstrad için ise çok yaşlıyım herhalde.

Wolfenstein'i beklerken

1992 - Wolfenstein 3d
1992 - Wolfenstein 3d
doom.exe'yi satın aldığım bilgisayarın içinde bulduğumda yıl 1994'tü. 1000 $ satın alınmış, DX4-100 işlemcili, 20 GB'lık HDD'ye sahip bir PC, Amiga'dan sonra insana cennet ve tedirginliği getiriyordu. Hele de Windows 3.1 ile donanmış ise..

Doom'u ilk oynadığımda belki de daha önce hiç FPS oynamadığım için şaşkındım. Suyun içinden geçerken örneğin su sesi ben üzerinden geçtiğim için geliyordu. Bu tür oyunların atası olabilecek kaç oyun olabilirdi ki? Eğer 1990'lara gelindiğinde PC'nin ve özellikle DOS'un oyun için kullanımı bu hale gelmiş ise, daha önce teknik yetersizlikler yüzünden sıkışan şey yavaş yavaş kendi sınırlarını aşacak demekti bu ve öyle de oldu.